• notifications1
  • menü

Bugün : 28 Mart 2024 Perşembe

Tarım Ürünlerinin Standardizasyonu Ve Depolanması

Tarım ürünlerinin standardizasyonu ve depolanması dersinde Standart, standardizasyon, TSE kuruluş ve görevleri, standart hazırlanması, bazı standart örnekleri, tarım ürünlerinin derecelendirilmesi, depolanması, paçal yapımı gibi konulara yer verilmiştir. Dersle ilgili verilebilecek çok konu olmasına rağmen faydalılık derecesini artırmak amacıyla konular kısaltılarak ve örnekleme azaltılarak verilmeye çalışılmıştır. Tarla Bitkileri Bölümü 4. sınıf öğrencileri için hazırlanan bu ders notlarının ilgilenenlere ve okuyucularıma faydalı olmasını dilerim.

Yemeklik Tane Baklagillerin Önemi sorhocam ile ilgili görsel sonucu

GENEL

*Standardizasyon (Standardization): Uluslararası Standardizasyon Örgütü'nün (ISO) yaptığı tanıma göre, standardizasyon "belirli bir faaliyetten ekonomik fayda sağlamak üzere, bütün ilgili tarafların katkı ve işbirliği ile belirli kurallar koyma ve kuralları uygulama işlemidir."

 

STANDARDİZASYON: Belirli bir faaliyetle ilgili olarak ekonomik fayda sağlamak üzere bütün ilgili tarafların yardım ve işbirliği ile belirli kurallar koyma ve bu kuralları uygulama işlemidir.

Standardizasyon işlemi ile öncelikli olarak can ve mal güvenliği hedeflenirken aynı zamanda kalitenin alt sınırı tespit edilmek suretiyle belirlenen düzeyin altında mal ve hizmet üretimine müsaade edilmemektedir.

 

Standart (Standard): Genel olarak standart, standardizasyon çalışmaları sonucunda yetkili kurum ve/veya kuruluşlar tarafından hazırlanarak onaylanan, yerine getirilmesi gereken koşulları kapsayarak, uygulanması genellikle tarafların isteğine bırakılan teknik özellik veya belgelerdir. Diğer bir ifade ile standart (birörneklik) kavramı; imalatta, anlayışta, ölçümde ve test işlemlerinde birlik ve beraberlik anlamına gelmektedir.

 

STANDARD: İmalatta, anlayışta, ölçme ve deneyde bir örnekliktir.

Diğer bir tanıma göre ise standart, tanınmış bir kuruluş tarafından yaygın olarak ve tekrar kullanılmak üzere kabul edilen, ürün veya ilgili işlem ve üretim yöntemleri için kurallar, rehberler ya da özellikler temin eden ve uyulması zorunlu olmayan belgedir. Sözkonusu belge, bir ürüne, işlem veya üretim yöntemine uygulanan terminoloji, semboller, ambalajlama, işaretleme veya etiketleme gereklerini de içerebilir veya yalnızca bunlarla ilgili olabilir.

 

EN EKONOMİK ÜRETİM STANDARDLARA UYGUN ÜRETİM, EN EKONOMİK TÜKETİM STANDARDLARA UYGUN TÜKETİMDİR.

O halde standardlara uygun üretmek ve tüketmek herkes için millî ve insanî bir görev telakki edilmelidir. Ancak bu suretle kaynakların optimum değerlendirilmesi mümkün olabilecek ve böylelikle toplumun refah düzeyinde önemli bir artış sağlanabilecektir. Enformasyon ve üretim teknolojilerindeki gelişme ile birlikte hızlı bir küreselleşme sürecinin yaşandığı günümüzde STANDARDLAR uluslararası ticaretin ORTAK DİLİ haline gelmiştir. Artık, uluslararası pazarlarda rekabet edebilmenin yolu standardlara uygun ve kaliteli mal ve hizmet üretiminden geçmektedir.

 

STANDARDİZASYON ÇALIŞMALARI

1.STANDARDİZASYONUN MAHİYETİ VE ÖNEMİ

İnsanoğlu yaratıldığı günden bu yana karışıklıktan kurtulma ve belirli bir düzen tesis etme gayreti içerisinde olmuştur. Bu düzenleme sürecinin tabiî bir neticesi olarak ortaya çıkmış olan standard ve standardizasyon olgusu insanlık tarihi kadar eskidir. Yeryüzünde kıt olan iktisadi kaynakları optimum değerlendirme çabalarının bir ürünü olan standardizasyon, insanlık için bir lüks değil, bilakis “olmazsa olmaz” mutlak bir gerekliliktir.

 

TÜRKİYE'NİN BUGÜNKÜ MANADA İLK STANDARDI  (KANUNNAME-İ İHTİSAB-I BURSA)

Türkler, Anadolu toprakları üzerinde hükümet kurduklarında, her alanda bugün dahi önemli sayılacak uygarlık örnekleri vermişlerdir. Standard konusu da bunlar arasındadır. Yaklaşık beş yüzyıl önce Bursa, Edirne, Sivas, Erzurum, Diyarbakır, Çankırı, Aydın, Mardin, Karahisar, Musul, Rize, Amasya, İçel, Arapkir, Karaman ve daha pek çok yerin mahalli özelliklerine ve üretim çeşitlerine göre standard kuralları konulmuş ve ciddi olarak uygulanmıştır. 1502 tarihli ve zamanın padişahı Sultan II. Bayezid Han tarafından çıkarılan "Kanunname-i İhtisab-ı Bursa", bu gerçeği doğrulayan ve yazılı en eski belgedir.

 

Türk Standardları Enstitüsü, kuruluşunun 40. Yılında, büyük tarihi değeri bulunan bu belgeyi, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'ndeki orijinalinden çoğaltarak ilgililerin istifadesine sunmuştur. Böylece, çağdaş standardizasyon faaliyetlerine ışık tutulmak istenildiği gibi, dünya standard tarihine de önemli bir kaynak kazandırılmıştır. Belgenin dili, bugünkü nesil için oldukça eski olduğundan, metnin gerekçesi ile hüküm ifade eden kısımları önce Latin harfleri ile okunur hale getirilmiş ve daha sonra bugünkü Türkçe ile anlaşılabilir şekilde kaleme alınmıştır. Kalkınmanın temel taşlarından biri olan standardın öneminin yüzyıllar önce Türkler tarafından kavrandığını ifade eden bu belgede bugünkü anlamda, boylama, ambalaj, kalite gibi esaslar ile narh ve ceza hükümlerine yer verilmiştir.

 

KANUNNAME-İ İHTİSAB-I BURSA (BURSA BELEDİYE KANUNU)

Kanundan bazı örnekler aşağıda verilmiştir.

Defter örneği budur ki;

İktidar sahibi Padişahdan gelen emirden bazı örnekler: Bursa'da olan iş adamları ve bilirkişilerin hazır bulundurulup her alanda alınan, satılan ve işlenen çeşitli kumaşların, giyeceklerin ve satılan şeylerin tümüne konulmuş narhların her nev'i için ve her zaman nasıl olduğu ayrı ayrı tesbit edilerek mufassal bir defter yapılması ve padişahın tahta çıkışından önce narhların ne üzerine cari olduğu ve o vakitten beri birimlerinde bir sorulmakta ve bu neden ileri geldiği ve el'an ne işlem değişiklik bulunup bulunmadığı ve varsa değişikliğin yapıldığı hususların derinliğine incelenip şüpheli ve bilinmiyen bir tarafı bırakılmaması, sonra bu hususların zaman geçirilmeden deftere yazılıp gönderilmesi istenmekte ve bu defter ihtiyaç halinde baş vurulacak bir kanun olacağı için noksan olmaması ilave olunmaktadır.

 

Ezelden yüksek makamın bu emrine uyularak her evsaf ve bilirkişileri ayrı ayrı hazır bulundurulup narhların her birinde eskilerinin nasıl olduğu ve el'an bu halini muhafaza edip etmediği ve değişiklik varsa sebebi ve ne zaman meydana geldiği soruldukça hiçbir iş alanında eski kanundan eser kalmamıştır. Bütün narhlar beş altı yıldan beri tamamen değişmiş ve bozulmuştur. Narhla katiyen amel edilmemektedir. Dediler.

 

Öyle olunca ekmekçilerin teftişine başlanıp eski kanunları soruldu. Her zaman buğdayın ucuzluğuna ve dolgunluğuna göre hakimin emri ile güvenilir bilirkişiler çeşni tutarlardı. Dört beş yıl vardır ki ekmekçiler hüküm getirip bunda şehir ileri gelenlerinden birkaç bilirkişi hakim marifetiyle çeşni tutup onunla amel edilsin diye emrolunmuş ve o tarihte çeşni tutulup şöyle kararlaştırılmıştır ki Bursa'nın "Mud" (bir mud beş kile) adlı ölçeğiyle buğdayın alası yüz on akçaya ortası yüze ve düşüğü seksen beş akçaya olduğu zaman ekmek yediyüz dirhemi bir akçaya olacak ve fiyatlarda artma, eksilme vukubulduğu takdirde bu kıyasla yeni narh tayin olunacak. Şu şart ile ki un ince elekten elenmiş olacak, ekmek iyi pişecek, ak olacak ve kokusu bulunmayacak.

 

Amma bu şartlar acaba fiilen yürürlükte ve yerleşmiş midir diye sınamak için bir kaç yerden ekmek getirtildi. Kimisi çiğ ve kimi kara, bazısı da eksik bulunup sebebi sorulunca hazır bulunanların çoğu dediler ki her gün her fırından kah çiğ, kah eksik diye beşer onar akça alıp göz yumarlar, hatta Belediye memurları fırından akça almasın diye emir bile gelmiştir. Gereğine uymazlar. Eskisi gibi akçaler alırlar. Eksiğini ve ayıbını gizleyip örterler. Aldıkları akçayı görünürde ceza olarak alırlar. Gerçekte bununla eksiğe ve ayıba izin verirler. Dediler. Öyle olunca günün muhtesibine (Belediye Başkanı) bu işkence ve sallapatiliğe vakıf mısın denildiğinde ben henüz geldim bunları bilmem katibim ve kahyam eskiden kalmadır onlara sorunuz, dedi. Onlara bu kadar çiğ ve kara ve eksik nedir, niçin gözlemezsiniz denince, bu defa günahımızı af edin. Bundan böyle ihtimam edelim, gözleyelim, artık olmasın dediler. Tekrar tekrar bundan böyle gaflete düşmemeleri, şeriat ve kanun dışı iş yapmamaları söylendi. Az vakit içinde eskisinden ziyade fenalıkları görüldü. Yine defalarca hatırlatıldı. Fakat kat'iyen iltifat etmediler. Şer'e, kanuna uymadılar.

 

Ekmekçiler ve bilirkişileri toplanıp eski narhları sorulduğunda: Eski günlerden beri ve her zaman ekmek, veznine göre yüzelli dirhem eksik işlenegelmiş, ancak unu ekmek unundan arı olmak, ince elekten elemek ve yüzünde yeteri kadar haşhaşı bulunmak ve gevrek pişmek şart imiş. Bugün yarıya düşürülen yağ yerine unun bir kilesine bir okka tatlı yağ konulması, üstüne haşhaş ekilmesi ve arı undan işlenmesi gerekirmiş. Bugünkü halde değişik ve bozuk bulundu. Sebebi ve zamanı, dört beş yıldır akça alınıp gözetilmemek olduğu ortaya çıktı. Bundan böyle eski narh üzerine işleyin denildi. Aşagıda bazı ürünlerden bir kısmı örnek olarak verilmiştir.

 

Meyveler:

Kirazın, ilkin yüzelli dirhemi bir akçaya ve üç günden sonra ikiyüz dirhemi bir akçaya, daha sonra ikiyüz elli dirhemi bir akçaya ve her üç günden sonra yüz dirhem artırılarak en son okkası bir akçaya olacak.Yaş zerdalinin, ilkin ikiyüz dirhemi bir akçaya, üç günden sonra üçyüz dirhemi, daha sonra gelişine göre bu kıyas üzerinden narh verilecek.Yaş eriğin, ilkin ikiyüz dirhemi, üç günden sonra beşyüz dirhemi ve sonra altıyüz dirhemi bir akçaya oluncaya kadar bu düzende devam edecek.Bey armudunun, yükü seksen altı akçaya olunca ikiyüz elli dirhemi bir akçaya olacak ve sonra bu kıyas üzere narh verilecek.

 

Sultani armudun, ilkin beşyüz dirhemi, beş günden sonra altı yüz dirhemi ve nihayet iki okkası bir akçaya olacak.şekeri armudun, ilkin üçyüz dirhemi, beş günden sonra beşyüz dirhemi ve sonunda altıyüz dirhemi. Akşehir'in Bedegani Elması, deve yükü yüz akçaya olursa üçyüz elli dirhemi bir akçaya olacak, sonra bu kıyas üzerine narh verilecek. Ve yine bu şehrin ekşi elmasının bir okkası bir akçaya olacak. Öteden beri gelenek böyledir. Amma fazla ve noksan olursa narh da ona göre verilir.şehrebani köyü elmasının, katır yükü yetmiş akçaya olunca üçyüz dirhemi bir akçaya olacak, yükü altmış akçaya olursa üçyüz elli dirhemi bir akçaya olacak ve sonra bu kıyas üzere narh verilecek.Misk elmasının, yükü yüz akçaya olunca ikiyüz elli dirhemi bir akçaya olacak, yükü yüzona olursa ikiyüz yirmibeş dirhemi, yükü yüzyirmiye olursa ikiyüz dirhemi bir akçaya olacak.şeftalinin, ilkin bir okkası bir akçaya, üç günden sonra altıyüz dirhemi, nihayet iki okkası bir akçaya olacak.Yalı Narı'nın yükü yirmi akçaya olursa altıyüz dirhemi bir akçaüya, yirmibeşe olursa beşyüz dirhemi, otuza olursa bir okkası bir akçaya olacak. Veya Bey cinsinin bir okkası bir akçaya olacak. Bundan ziyade veya noksan olduğunda gelişine göre aynı kıyas üzere narh verilecektir.

 

Birgi Narı'nın, yükü yüzkırk akça olursa ikiyüzseksen dirhemi bir akçaya olacak. Yükü eksiğe veya fazlaya olunca narhı bu kıyas üzere arttırılıp eksiltilecek. Aydın İli üzümünün, Alacası, iki güne kadar ikiyüz dirhemi, iki günden sonra üçyüz dirhemi bir akçaya olacak. şehir üzümünün, ilki gelince Aydın ili üzümünün bir okkası bir akçaya olacak, sonra artış ve eksilişine göre narh verilecek.

 

Kızılcık, önce ikiyüz dirhemi bir akçaya olacak sonra iki okkası olacak.
Güzelhisar portakalının, bir okkası bir akçaya olacak. Midilli portakalının, bir okkası bir akçaya olacak. Limonun, yükü yüz seksen akçaya olunca ikiyüz seksen dirhemi bir akçaya olacak. Aşlama kestanenin, kilesi on dört akçaya olursa ikiyüz elli dirhemi bir akçaya olacak. Sair kestanenin kilesi sekize olunca bir okkası bir akçaya olacak.

 

Sebzeler:

Gök baklanın, ilkin iki okkası bir akçaya, beş günden sonra iki buçuk okkası bir akçaya olacak. Aş kabağına, (Sakız kabağı) üç gün narh olmayacak üç günden sonra üç okkası bir akçaya, haftasında dört okkası, ikinci haftada beş okkası, üçüncüde altı okkası, dördüncü haftada sekiz okkası bir akçaya olacak. Kabak sekiz okka bir akçaya olduğunda koruğun bin dirhemi bir akçaya olacak. Ve koruk isteyene korum, kabak isteyene kabak satacaklar, koruğu kabakla satarız demeyecekler.

 

Badincan (Patlıcan) Üç güne kadar on tanesi bir akçaya, haftasında yirmidört tanesi, ikincide kırkı, üçüncüde altmışı, dördüncü haftada sekseni bir akçaya olacak. Havuç, dört okkası bir akçaya olacak Kelem (Lahana) İlkin dört okkası bir akçaya olacak, on günden sonra altı okkası, yirmi günden sonra sekiz okkası bir akçaya olacak.
Bu yoldaki eski kanun da halen değişmiş. Değişikliğin nedeni ve zamanı ötekilerin aynıdır. Amma sebzeciler toplanıp dediler ki şimdiki halde biz bundan böyle eski narh üzere satmağa razıyız. Buna uyalım ve lakin eskiden kabak, korum ve havuç gibileri biz satardık. Dört beş yıl var ki pazarcılar da bizimle beraber satarlar. Bu sebepten aldıklarımızı iki bahasına alır ve zaruri olarak bahalıya satarız. Dediklerinden bunları eskiden olduğu gibi yalnız sebzeciler satsınlar denildi.

 

Yeşil hayvan yemleri: Hasıl, ilkin şehire gelince her bağı birer okka olmak şartiyle oniki bağı bir akçaya olup beş gün sonra ondört bağı ve müteakip üç günden sonra onaltı bağı ve on günden sonrada tükeninceye kadar yirmidört bağı bir akçaya olup her bağı birer okka olurmuş. Bu tarihden beri terazi getirilip yoklandı eski kanun tamamiyle kalkmış sebebi yukarıdakilerin aynı.Yonca, hususunda eski kanun öyle imiş ki ilk biçileni otlu olduğu için her bağı birer okkadan yirmi dört bağı ikinci biçileni sonuna kadar her bağı birer okkadan yirmi bağı bir akçaya olur ve bunun üzerine satılırmış. Sicillere de bakıldığında aynen uygun bulundu.

 

Fakat dört beş yıl varmış ki bir okka yoncayı iki, üç bağ edip böylece yirmi ve yirmidört bağ yaparlarmış. Amma okka olarak kasden on, onbir ve nihayet oniki okka satılırmış. Yoncacılardan bu değişikliğin sebebi sorulunca şimdi şehir evvelkinden mamürdür. Yonca çok harcanır dediklerinde şehir halkı dediler ki şimdi şehir mamurdur fakat yoncalıklarda eskisinin on katı kadar olmuştur. Bu söylediğiniz mazeret sayılmaz. Öyle olunca bilirkişi marifetiyle ortalama olarak narh konulup ilk biçileni, her bağı birer okkadan yirmi bağ ve ikinci biçileni, yine her bağı birer okkadan onsekiz bağ olsun. Denildikte yoncacılar dahi kabul edip satmağa razı olmuşlardı. Sonradan gelip bu miktardan satamayız deyince eskiden yirmi, yirdört bağı satılırdı. şimdi eksiğe niçin razı olmazsınız, sicillerde yazılı olan narh yalan mıdır dendi. Siciller doğrudur. O miktar narh verilirdi. Fakat Belediye hizmetlileri her iki günde bir eksik sattınız diye bir miktar akçamız alıp kendi rızalarıyle görmezden gelirlerdi. İsteğimez göre on oniki okkadan satardık. Dediler. Sebebi belli oldu. Bugün verilen narh üzre satılsın dendi.

 

Çul içerüğü (Hayvan çu altlığı) keçe bir buçuk okka olup işleyen dört buçuğa ve kavaf beşe satacak. Ve basma teyelti (eğer altı çul) bir okka olup pişmiş olursa üç akçaya olacak…..gibi emirler Divan Katiplerinden Hasan beye verildi.Bir sureti veçhi meşruh üzere Bursa kadısına.

 

KANUNNAME-İ İHTİSAB- BURSA'NIN KAZANDIRDIKLARI

1. Hemen bütün tarım ve hayvan ürünleriyle mevcut sanayi mamülleri gerek vasıf, gerek fiyat yönlerinden standard sayılabilecek esaslara bağlanmış ve özel bir teşkilatla bunlar daimi bir denetim altında tutulmuştur.

2. Standard esasları ve narhların tesbitinde üreticilerin bilirkişilerin, halkın ve diğer ilgililerin fikirleri alınıp yazılı belge haline getirilmiştir.

3. Tarım ürünleri değerlendirilirken, cins, tür, çeşitleri ile turfanda zamanları göz önünde bulundurularak fiyatları sabit tutularak sadece üretim mevsimine göre değiştirilmiştir.

4. Sanayi mamüllerinden ham maddeler ve işçilik üzerinde durulmuş, gereken yerlerde bileşim ve boyutlar verilmiştir.

5. Alım satımlarda tüccarlar ile, dükkanda veya seyyar satıcılar için ayrı kar hadleri konulmuş ve kar payı genel olarak yüzde on olarak kabul edilmiştir.

6. Türk Milleti: a)Uygulanacak kanunları hazırlamada, halkın her sınıfına yer ve değer vermek suretiyle ileri ve geniş demokratik anlayışını,

b)Taşıma işlerinde nakliyecileri nalsız hayvan kullanmamağa ve fazla yük yüklememeğe zorlayarak yüksek insanlık duygularını,

c)Hayvanların ayaklarına mıh değirip sakatlayan nalbantların, iyi edinceye kadar bunlara bakmağa ve yemlerini vermeğe mahkum etmek yolu ile adelete saygı ve bağlılığını,

d)Şeker alış verişinde satıcıyı, şeker kellesini en çok üç katlı kağıtlara sarmağa ve kırıklarıyla tozlarını ayrı kağıda koydurup alıcıya göstermeğe ve ayrı fiyatla satmağa mecbur tutmakla da ticarette hak ve dürüstlüğe verdiği önemi, fiilen ortaya koymuştur.

7. "Kanunname-i İhtisab-ı Bursa" ve bunun düzenlenmesine temel olan Padişah Fermanından da anlaşılacağı gibi vatandaşların günlük yaşayış ve geçimi ile sıkı sıkıya ilgisi bulunan Belediye Kanunları, her Hakimlik bölgesinde ayrı ayrı ve doğrudan doğruya halkın ihtiyaç ve isteklerinden alınan ilhama dayanılarak düzenlenmiş ve Padişah otoritesi, sadece bunları yürürlüğe koyan bir tasdik şerhinden ibaret kalmıştır.

 

 

 STANDARDİZASYONUN SAĞLADIĞI FAYDALAR

1. ÜRETİCİYE FAYDALARI

  • Üretimin belirli plân ve programlara göre yapılmasına yardımcı olur.
  • Uygun kalite ve seri imalâta imkân sağlar.
  • Kayıp ve artıkları en az seviyeye indirir.
  • Verimliliği ve hasılayı artırır.
  • Depolamayı ve taşımayı kolaylaştırır, stokların azalmasını sağlar.
  • Maliyeti düşürür.

 

2. EKONOMİYE FAYDALARI

  • Kaliteyi teşvik eder, kalite seviyesi düşük üretimle meydana gelecek emek, zaman ve hammadde israfını ortadan kaldırır.
  • Milli Sanayii belirli hedeflere yöneltir. Üretimde kalitenin gelişmesine yardımcı olur.
  • Ekonomide arz ve talebin dengelenmesinde yardımcı olur.
  • Yanlış anlamaları ve anlaşmazlıkları ortadan kaldırır.
  • Konomik barışı sağlar.
  • Dağıtım masraflarını azaltır.
  • İhracatta ve ithalatta üstünlük sağlar.
  • Yan sanayi dallarının kurulması ve gelişmesine yardımcı olur.
  • Rekabeti geliştirir.
  • Kötü malı piyasadan siler.

 

3. TÜKETİCİYE FAYDALARI

  • Tüketicinin can ve mal güvenliğini sağlar.
  • Karşılaştırma ve seçim kolaylığı sağlar.
  • Fiyat ve kalite yönünden aldanmaları önler.
  • Sipariş ve alım işlerini kolaylaştırır.
  • Ucuzluğa yol açar.
  • Ruh sağlığını korur. Stresi önler.
  • Tüketicinin bilinçlenmesinde etkili rol oynar.
KULLANICI GİRİŞİ

Üye Ol Şifremi Unuttum?

Sorhocam.com 2014 yılında Ziraat Mühendisi Arafa KARAÇELEBİ tarafından kurulmuş olup herkesin faydalanabilmesi için ücretsiz olarak hizmet vermektedir.

Yetiştiriciliği, tarımı, ürünleri, bitkisi, ağacı, çiçeği gübreleri, hastalığı zararı, zararlıları, mücadelesi, ilaçları aşısı, budaması, otu, faydaları, programı, önerileri, istekleri, tavsiyeleri, nedir, nelerdir, nasıl yapılır, özellikleri, kullanım alanları, takvimi, sınavı, sınavları, notları

Site Haritası - Rss Beslemesi