• notifications1
  • menü

Bugün : 29 Mart 2024 Cuma

7. ORGANİK TARIMDA TOPRAK VERİMLİLİĞİ

  • 7.1. Toprak Özellikleri
  • 7.1.1. Toprak Strüktürünün Organik Tarımdaki Önemi
  • 7.1.2. Toprak Havalanmasının Organik Tarımdaki Önemi
  • 7.1.3. Toprak Bünyesinin Organik Tarımdaki Önemi
  • 7.1.4. Toprak Suyunun Organik Tarımdaki Önemi
  • 7.1.5. Toprak Sıcaklığının Organik Tarımdaki Önemi
  • 7.1.6. Toprak Kireç İçeriğinin Organik Tarımdaki Önemi
  • 7.1.7. Toprak Reaksiyonunun (pH) Organik Tarımdaki Önemi
  • 7.1.8. Tuzluluk ve Alkaliliğin Organik Tarımdaki Önemi
  • 7.1.9. Doğal Kökenli İnorganik Materyallerin Toprak İlave Edilmesinin Organik Tarımdaki Önemi
  • 7.1.10. Topraktaki Organik Maddenin Devamlılığı ve Korunabilirliği, Organik Tarımdaki Önemi

 

 

7.1. Toprak Özellikleri

7.1.1. Toprak Strüktürünün Organik Tarımdaki Önemi

Toprağın içinde bulunan katı zerrelerin bir hacim içinde dizilmesine toprağın strüktürü adı verilir. Toprakta bulunan kum, mil ve kil gibi farklı boyutlardaki katı zerreler ayırımlı bağlayıcı unsurlar olan organik madde, kireç, mikrobiyal salgılar vb. yardımıyla biraraya gelmekte ve yapışarak toprak agregatlarını oluşturmaktadır. Organik tarımda toprak strüktürü sadece 0-30 cm'lik yüzey katmanında değil yüzeyaltı katmanlarda da oldukça önemlidir. Bu nedenle toprak sürüm işleminin çok dikkatli ve özenli yapılması zorunludur. Aksine sürüm teknikleri toprak yüzey katmanrndaki organik madde birikimini ve mikrobiyal aktiviteyi olumsuz etkileyecektir. Toprak işleme alet ve ekipmanlarının çalışması sonrası oluşan geçirimsiz toprak katmanları kök gelişimini ve bitkisel üretimi engelleyecektir. Sürüm ile strüktürel özellikleri değişen toprağın, hacim ağırlığı, porozitesi, su geçirgenliği gibi özellikleri değişecektir. Toprağa suyun giriş çıkışını ayarlamada toprağın strüktürü önemlidir. Bu nedenle toprak strüktürü mutlaka iyileştirilmeli ve bitki yetiştiriciliği için en uygun su ve hava dengesi sağlanmalıdır. Strüktiirün iyileştirilmesi yani ıslah edilmesinde bazı yöntemler kullanılmaktadır. Bunlardan bazıları ahır gübresi, yeşil gübre uygulamaları, ekim nöbetine farklı bitkilerin sokulması, tohum yatağı hazırlama, kireçleme, kum veya mil ilavesidir.

 

Örneğin baklagiller toprak strüktür oluşumunu arttırırken, çapa bitkileri strüktürü geriletir. Toprak stürüktürünün ıslahında bazı yapay maddelerde kullanılmaktadır. Bunlar temelde toprağı yapıştırıcı, gevşetici özelliktedirler. Yapılarında karboksil, karbonil ve amino grupları içerirler. (PVA-PEG-PAM vb.). Uygulanan bazı gevşeticiler ise ayrışma ve parçalanmaya dayanıklı granül tanecikleri oluştururken, toprağın kabarık halde kalmasına da yardımcı olurlar.

 

 

7.1.2. Toprak Havalanmasının Organik Tarımdaki Önemi

Topraklarda su tarafından işgal edilmeyen gözeneklerde hava bulunur. Toprakta bulunan hava atmosferik özelliklerin yanında bazı toprak fiziksel özelliklerine de bağımlıdır. Özellikle toprağın bünyesi ve strüktürü bu konuda etkilidir. Toprağa ait boşluklar olan porların, hacmi ve büyüklüğü toprak işleme esnasında önemli değişikliklere uğramaktadır. Bu yüzden toprakların hava içerikleride çok değişken olabilmektedir. Tarım alet ve makinalarının toprakları ezmesi makropor miktarını azaltırken, su hareketini de engellemektedir. Toprağın  hava kapasitesi ile bitki büyümesi arasında çok yakın ve sıkı bir ilişki vardır. Pulluk tabanında oluşan geçirimsiz tabaka hava geçişini engelleyicidir. Toprakta havanın varlığı en az su kadar önemlidir. Bitki kökleri su ve bitki besin maddelerini almadan önce hava almak zorundadırlar. Örneğin şeker pancarı ve yonca gibi bazı bitkiler tüm kök bölgesinde havalanma isterler. Hidrokültür yetiştiricilikte ortama sürekli hava ilave edilmesi havalanmanın önemini belirgin bir şekilde ortaya koymaktadır. Toprak havasının az olması topraktaki mikrobiyal aktiviteyi olumsuz yönde etkilerken, topraklarda istenmeyen redüktif olay ların başlamasına yol açar. Bu nedenle organik yetiştiricilikte toprak havalanmasına ayrı bir önem verilmelidir.

 

 

7.1.3. Toprak Bünyesinin Organik Tarımdaki Önemi

Toprakta bulunan farklı boyutlu taneciklerin (kum-mil-kil) yüzde miktarına toprağın bünyesi adını veriyoruz. Genelde tek yanlı bir bünye sınıfı bitkisel üretim içtn uygun değildir. Oysa kum-mil ve kil fraksiyonlarının yaklaşık eşit oranlarda bulunduğu "tın" bünye olarak tanımlanan bünye sınıfı optimal bitki yetiştirme özelliklerine sahip bir ortamdır. Toprağın bünyesi tek başına üretkenliği belirleyen bir özellik değildir. Bünye yanında toprakların diğer fiziksel ve kimyasal özelliklerinden olan organik madde içeriği, kil mineral içeriği ve tipi, toprak strüktürü gibi bazı özelliklerin mutlaka dikkate alınması gereklidir. Topraklar, uygun miktarda suyun toprağa girmesine izin verecek düzeyde gözenek içermeli ve giren suyu bitkilerin gereksinmesine cevap verecek kadarıyla tutmalıdırlar. Toprak bünyesinin bileşimi yeteri kadar havalanmayı yapabilecek ve bitki köklerine gerekli oksijeni sağlayacak şekilde olmalıdır. Toprağın su tutma kapasitesinin yüksek olması, erken ekimde toprağın kurumamış olmasına, tarım alet ve makinelerinin topraklarda sıkışmaya neden olmasına ve mantar gelişiminin hızlanmasına neden olacak olumsuzlukları gündeme getirmektedir. Yine ağır bünyeli denilen killi toprakların ve hafif bünyeli kumlu toprakların organik yetiştiricilikte ıslah edilerek yani iyileştirilerek kullanılması ürün verimi ve kalite açısından zorunludur.

 

 

7.1.4. Toprak Suyunun Organik Tarımdaki Önemi

Su bütün canlıların yaşamlarını sürdürebilmeleri için mutlaka gerekli olan bir doğal maddedir. Bitkiler suyu ve besin maddelerini topraktan kökleri vasıtasıyla alırlar. Bitki beslenmesi için toprakta mutlaka su bulunmalıdır. Besin maddelerinin bitkiye iletilmesi yanında, fotosentez olayı ve şekerlerin nişastaya dönüşmesinde, protoplazmanın oluşmasında, turgor olayının gerçekleşmesinde su önemli role sahiptir. Tarımda en önemli sorunlardan birisi toprak neminin optimum düzeylerde tutulmasıdır. Eğer, damla ve yağmurlama gibi sulama sistemleri yok ise suyun toprak profilini veya bitki kök bölgesini en çok 2 gün içinde terk etmesini sağlayacak drenaj koşulları mutlaka sağlanmalıdır. Aşırı suyun erozyon zararına neden olması alınacak uygun önlemlerle engellenmelidir. Bitkisel üretimde verimlilik sorunlarının çözümünde yeteri miktarda yarayışlı suyun varlığı çok önemlidir. Artan su tüketimi genelde verimliliği arttırmakta ve kuru madde verimi ile paralellik göstermektedir. Sulamanın düzenlenmesi amacıyla evaporimetreler gibi basit ve pratik yöntemler kullanılarak bu işlem gerçekleştirilir. Ancak her türlü tarımsal üretimde olduğu gibi organik yetiştiricilikte de sulama suyunun kalitesi mutlaka analiz edilmeli ve iyi kaliteli sular sulama amacıyla kullanılmalıdır.

 

 

7.1.5. Toprak Sıcaklığının Organik Tarımdaki Önemi

Toprakta gerçekleşen fiziksel, kimyasal ve biyolojik olaylar ile bitki bünyesinde gerçekleşen fızyolojik olayları ve sürelerini, dolayısıyla tohumların çimlenmesini, bitkilerin büyüyüp gelişmesini yönlendiren en önemli faktörlerden birisi de toprak sıcaklığıdır. Toprak sıcaklığının asıl kaynağı güneş ışınlarıdır. Aşırı su nedeniyle sürekli buharlaşma ısı kaybına ve dolayısıyla da yavaş ısınmaya sebep olur. Bu tip toprakların mutlaka drene edilmesi zorunludur. Yine koyu renkli toprakların açık renkli topraklara göre daha fazla ısıyı absorbe ettikleri bilinen bir gerçektir. Atmosfer havası kadar önemli bir faktör olan toprak sıcaklığının 0°C'lere düşmesi topraktaki mikrobiyal faaliyeti tamaman durdurur. Optimum mikroorganizma aktivite sıcaklığı 25°C'dir. Toprağa ilave edilen organik bileşiklerin ayrışması esnasında açığa çıkan ısı bitki yetiştiriciliğinde olumlu bir özelliğe sahiptir. Çimlenme esnasında suyu emen tohumun toprak yüzeyine çıkması için toprağın veya ortamın sıcaklığı çok önemlidir. Tohumun çimlenmesi için optimum toprak sıcaklığı örneğin ayçiçeğinde 20-25 °C; soyada 25 °C; ıspanakta 8-3 1 °C; havuçta 18-25 °C karpuzda 25-30°C 'dir. Doğal koşullarda toprak sıcaklığının sağlanamaması durumunda sera içinde üretim yapılarak veya arazide farklı doğal malç materyallerini kullanarak veya yapay plastik malçlama ile toprak sıcaklığını ve nemini korumak olasıdır.

 

 

7.1.6. Toprak Kireç İçeriğinin Organik Tarımdaki Önemi

Sulama, gübreleme ve aşırı yağmurlar ile toprağa giren H iyonlarının topraktaki konsantrasyonu artarken, Ca ve Mg gibi bazlar zamanla topraktan yıkanacaktır. Bu işlemin sürmesi sonucu toprak reaksiyonu yani pH düşmeye başlayacak ve toprak asidik özellik kazanacaktır. Asit pH bir toprakta ise optimal verim almak oldukça güçtür. Bu nedenle akla gelecek ilk önlem kireçlemedir. Bu işlem için Ca ve Mg 'un çeşitli karbonat içerikli bileşikleri olan kireçtaşı, marn (CaCO dolomit (CaCO kalsit (CaCO yanmış kireç (CaO) kullanılabilir. Ayrıca plajioklasiar, piroksenler, amfiboller, jips gibi Ca ve Mg içeren doğal minerallerin de kullanılması olasıdır. Toprağa uygulanacak kireç materyalinin boyutları ne kadar küçük olursa toprakla reaksiyona girme hızı ve Ca iyonlarının yarayışlı hale geçme hızı o derece artar. Bu materyallerin çözünürlüğü de önemlidir. Uygulanan kireç toprakta pH düşüşleri gibi daha birçok olumsuz özelliği nötralize eder.

 

Kireç uygulaması toprakların strüktür özelliklerini iyileştirirken, fosforun (P) yarayışlılığını arttırır. yüksek konsantrasyonlarda eriyecek olan bazı iz elementlerin eriyebilirliğini engeller, organik maddenin ayrışmasını hızlandırır. azot (N bağlanmasını destekler, potasyum (K) alınımını dengeler. Mutlaka kireçleme işleminin bilinçli ve dengeli yapılması gereklidir.

 

Aşırı ve bilinçsiz yapılan kireçleme bazı bitkilerin tercih ettiği Bor elementinin alınımını engeller, ani pH yükselmelerine neden olur, alınabilir P ve bazı iz elenıentlerin alınamamasına yol açar. Kireçleme işlemi genellikle tarla boş iken ve sonbahar mevsiminde yapılır. Mümkün olduğunca homojen bir şekilde tarlaya serpilen kireç, daha sonra pulluk derinliğine karıştırılmak için sürülür. Kireçlerne işlemi mutlaka toprak analiz sonuçlarına göre yapılmalıdır. Özellikle nemli ve yağışlı yörelerde dekardan kireç kaybı minimum 50 kg olmaktadır. Bütün bu yönleriyle kireç, direkt olmasa da dolaylı yollarla bitki yetiştirmeyi ve ürün verimini olumlu şekilde etkileyen önemli bir materyaldir.

 

 

7.1.7. Toprak Reaksiyonunun (pH) Organik Tarımdaki Önemi

Toprak pH'sı ile bitki yetiştirme ve verim arasında önemli ilişkiler vardır. Optimal yani ideal pH, ekolojik etkiye sahip bir dizi toprak özelliğine bağlıdır. Topraktaki bitki besin maddelerinin elverişliliği, aluminyum ve mangan gibi yüksek düzeyde eridiğinde zehir etkisi gösteren elementlerin eriyebilirlik derecesi, diğer makro ve nıikro besin elementlerinin alınabilirliği, bitki tarafından alınması istenmeyen ağır metallerin hareketliliği ve alınabilirliği, organik maddenin ayrışabilirliği, toprak stürüktürünün oluşumu, mikroorganizma aktivitesi hep toprağın pH'sı ile ilgilidir.

 

Genellikle toprak pH'sının 6-7 arasında olması idealdir. Örneğin asidik topraklarda (pH<6) tamamına yakını yarayışsız halde bulunan molibden elementi, pH'nın 6'dan yukarı çıkması halinde yarayışlı hale geçmeye başlar. Yine çok önemli makro besin elementi olan fosforun eriyebilirliği ve bitki tarafından alınabilirliği direkt toprak pH'sına bağımlıdır. Tarla bitkilerinin tarımında kullanılan toprakların optimal pH değerinin saptanmasında, toprağın kil ve organik madde içeriğinin dikkate alınması gerekir.

 

 

7.1.8. Tuzluluk ve Alkaliliğin Organik Tarımdaki Önemi

Bitkisel üretimin ilk aşamasında tuzluluk ve alkalilik sorunu bulunmayan topraklar, yapılan farklı müdahaleler sonucu veya kullanılan kalitesiz sulama suları yolu ile tuzlu ve alkali hale gelebilirler. İçerisinde bitkisel üretimi engelleyecek düzeyde tuz ve değişebilir sodyum elementini içeren toprakların iyileştirilebilmeleri için öncelikle analizlerinin yapılıp hangi tip sorunun olduğu saptanmalıdır. Toprak çözeltisinde bulunan tuzlar su ile birlikte kolaylıkla bitkiler tarafından alınırlar. Bazılarının az veya çok miktarlarda bitki bünyesinde birikmesi, bitki türüne bağlı olarak zehir etkisi yapacağı gibi, bitkideki iyon dengesini bozacak ve diğer iyonların almımını güçleştirecektir. Tuzluluk ve alkalilik sorununun bulunduğu topraklarda bor toksitesi de bitki üretimini engelleyici önemli bir faktör olarak ortaya çıkacaktır.

 

Toprakta biriken yüksek düzeydeki Na elementi alkali koşulların yaratılması yanında toprak strüktürünün de bozulmasına neden olmaktadır. Strüktürel özelliği bozulan toprağın su ve hava dengesi bozulacak, bitki kök gelişimi engellenecektir. Ayrıca tuzlulaşma ve alkalileşme mikrobiyal aktiviteyi de olumsuz etkileyecektir. Tuza duyarlı yani hassas kültür bitkilerinde ürün kayıpları veya verim düşüklüğü, toprağın saturasyon ekstraktının elektriki geçirgenliği lmS'den itibaren, dayanıklı bitkilerde ise 8mS'den itibaren başlamaktadır.

 

Çizelge 7.1.Kültür bitkilerinin Tuza Dayanıklılığı

Yüksek Orta Düşük
Hurma
Şeker pancarı
Ispanak
Kuşkonmaz
Arpa
Kolza
Pamuk
Köpek dişi
Gazal boynuzu
İncir
Zeytin
Üzüm
Nar
Kavun
Domates
Biber
Soğan
Bezelye
Fasulye
Havuç
Marul
Buğday
Çavdar
Yulaf
Pirinç
Mısır
Ayçiçeği
Yonca
Sudan otu
Elma
Armut
Portakal
Erik
Kayısı
Badem
Şeftali
Limon 
Turp
Kereviz
Çayır üçgülü
Ak üçgül
Tilki kuyruğu


 

7.1.9. Doğal Kökenli İnorganik Materyallerin Toprak İlave Edilmesinin Organik Tarımdaki Önemi

Toprağa doğal yollarla kazandırılabilen elementlerin başında azot, fosfor, potasyum, kalsiyum, mağnezyum ve kükürt gelmektedir. Toprakta bağlı bulunan organik formdaki azotun yarayışlı hale geçmesi, toprakta azot bağlayan mikroorganizmaların çalışmaları, baklagil türü bitkilerle toprağa azot kazandırma gibi doğal yollarla toprağa azot temini topraktaki mikrobiyal işlevler sonucu gerçekleşmektedir.

 

Topraklarda genellikle % 0.02-0.15 arasında bulunan fosforun asıl kaynağı topraktaki kaya ve minerallerdir. Organik fosfor ayrışarak inorganik forma dönmeli ve çözünebilir forma dönen bu fosfor bitkiler tarafından alınmalıdır. Fosfor elementi, kök sisteminin gelişiminde, döllenme olayında, tohum oluşumunda gerekli bir elementtir, Doğal yollarla toprağa fosfor kazandırmada tek yol, öğütülmüş granüle veya toz fosfat kayalarının toprağa ilavesidir. Ülkemizde 300-400 milyon ton civarında fosfat yatakları bulunmaktadır. Bunların en önemlisi de Mardin Mazı dağındadır.

 

Topraklarda önemli bir bitki besin elementi olan kalsiyum gerektiğinde kireçleme ile veya plajioklaslar, piroksenler, amfibo dolomit, jips gibi minerallerin öğütülerek toprağa ilavesi şeklinde de toprağa kazandırılabilir. Kalsiyum ve mağnezyum özellikle meyvecilikte önemlidir. Meyvelerin etli kısımlarına yetersiz Ca taşınması halinde kahverengi lekeler olarak ortaya çıkar, domatesde meyve. karnıbaharda ve kerevizde göbek çürümesi şeklinde görülür. Toprağa uygulanan materyallerin boyutları ne kadar ince olursa toprakta reaksiyona girmesi, Ca ve Mg iyonlarının yarayışlı hale gelmesi o derece hızlı olur. Materyal lerin çözünebil irliği de önemli bir faktördür. Bitkiler için bir diğer gerekli besin elernenti olan kükürt, toprağa doğal yollarla tarımsal toz kükürt olarak verilmektedir. Bitkiler S gereksinimini büyük ölçüde toprakların sülfat rezervlerinden sağlarlar. Bunun dışında havadan SO2,SO3 formunda da S alırlar. Elementer 5 veya kükürtlü bileşikler toprakta mikrobiyolojik olarak oksidasyona uğrayarak H dönüşmekte, bu da CaCO3,'a etki ederek CaSO4 oluşturmaktadır. Toprağın değişim kompİeksinde bulunan Na ile yer değiştiren Ca , alkali toprakların ıslahına da yardımcı olmaktadır. Ancak topraklarda oksidasyon koşullarının sağlanması gereklidir. Yine topraklarda yeterli düzeyde S-bakterileri bulunmalı, eğer yoksa aşılama yapılmalıdır. Toprak pH'sını düşürmek için de toz S toprağa serpilerek ve karıştırılarak kullanılmaktadır.

 

 

7.1.10. Topraktaki Organik Maddenin Devamlılığı ve Korunabilirliği, Organik Tarımdaki Önemi

Bileşiminde % 40-45 lignin, % 30-35 protein ile karbonhidratlardan oluşan humus, ligno-proteinat bileşimlidir. Humusun içeriğinde bulunan C ve N oranı C/N dar ise humus kolaylıkla ayrışır, geniş ise zor ayrışır. İşte içerisinde çoğu besin elementlerini de içeren humusun topraklara ilavesi nasıl ki zorunlu ise organik tarımda bu materyalin korunması iki kat daha zorunludur. Yine organik tarımda toprağın organik maddesi ne kadar önemli ise bu organik maddenin uzun yıllar itibariyle kullanabilirliği yani korunumu da o derecede önemlidir. Topraklara ait bir çok fiziksel, kimyasal ve biyolojik olaylar üzerine direk veya dolaylı yollarla etkili olan organik madde, ülkemiz mineral topraklarında pek yüksek düzeylerde bulunmamaktadır.

Toprağa ait her horizonun organik madde veya humus içeriği de ayrımlı toprak gruplarında olduğu gibi geniş sınırlar içinde dağılım gösterir. Sürekli çayır bitkilerini içeren toprakların en üst horizonlarında % 15'lere çıkan organik madde, tarla topraklarında % 1 .5-4 düzeylerine geriler. Turba yataklarında ise yer yer % 100'Iere ulaşabilir. Bitki örtüsünün çeşidi yanında, miktarına ve iklim-toprak koşullarına da bağımlı olan organik maddenin büyük bir kısmı hızla ınineralizasyona uğrarken bir kısmı da humifikasyona girer. Daha önceki konularda da değindiğimiz gibi çeşitli faktörlerin etkilemesi sonucu organik maddenin parçalanıp, ayrışnıası bazı koşullarda ise yıkanarak kaybolması söz konusudur. Bu nedenle toprağa kazandırılan organik maddenin korunması amacına yönelik bazı önlemlerin alınması ve uygulanması zorunludur.

 

 

Bunları kısaca şu şekilde sıralayabiliriz;

a) Topraktaki organik madde miktarı, toprak işlenmesiyle direk ilişki halindedir. Toprağın işlenmesi organik maddenin ayrışmasını hızlandırır. Bu nedenle topraktaki organik madde düzeyinin düşmesini önlemek gerekir. Toprağın organik madde içeriğini yeniden arttırmak hem zor hem de pahalıdır. Toprakların yüzeysel işlenmesi veya daha az işlenmesi demek, toprağa daha az oksijen girmesi demektir. Bu da organik matervalin kısa sürede ayrışması işlemini geciktirecektir. Bu konuda yapılan birçok araştırma bulunmaktadır. ABD'de yapılan bir çalışmada on yıllık bir süreçde hiç sürülmemiş bir tarla toprağı ile klasik sürürn işlemlerinin uygulandığı aynı tarla toprağının organik madde içerikleri karşılaştırıldığında, hiç sürüm yapılmayan toprağın ilk 5 cm'de % 4.5-5 organik madde bulunurken ışlenen toprakta bu değer %2-2.5'lara inmiştir. Özellikle toprak yüzeyine yakın derinliklerde (15-20 cm) belirgin bir organik madde farklılığı saptanmıştır.

 

b) Toprağa verilen organik maddenin temeli azottur. Topraktaki organik maddenin yarayışlığı toprağa ilave edilen N ile gerçekleşir. Bu nedenle toprakdaki azot miktarını arttıran baklagil türü bitkilerin toprağa kazandırılması gerekir. c) Kompost denilen materyal olan yaprak, saman, mısır, ot artıkları vb. bitkisel kökenli artıklar uygun koşullarda çürümeye bırakılmalıdır.

 

d) Toprağın organik madde içeriğinin az olması durumunda, topraktaki organik maddenin kökenini oluşturan bitkisel artıkların oluşabilmesi için azot dışında diğer bitki besin elementlerinin de ilavesi zorunludur.

 

e) Topraktan kaldırılan ürün sonrası anız materyali topraktan uzaklaştırılmamalıdır.

 

f) Eğer mümkün ise rotasyon sistemine göre üretim yapılmalıdır. Sürekli çapa bitkisi demek toprağın sürekli işlenmesi, yani organik maddenin hızla ayrışması ve mineralize olması demektir. Oysa tahılgillerin tarımında sürekli çapa yoktur.

 

g) Ülkemızde de genış yataklar halinde bulunan ve ticari olarak da satılan torf ve turba türü zengin organik madde içeren artıkların da topraklara ilavesi olumludur.

 

h) Organik maddenin ilavesi sonucu toprakta oluşan organomineral bileşikler, organik bileşiklerin mikrobiyel ayrışmaya karşı dayanıklılığını arttırmakta ve ayrışma sürecini geciktirmektedir.

 

ı) Ahır gübresi veya çiftlik gübresi organik madde kazanımında iyi bir kaynaktır. Bitki besin maddeleri ve özellikle de zengin olan ahır gübresinin toprakta yine özellikle uygun toprak işleme ile korunumu da önemlidir.

 

i) Toprağa verilecek organik materyalin toprak yüzeyine serpilmesi yerine bitki kökleri civarına ve belli bir derinliğe (25-30 cm) gömülmesi pratik olarak güç olsa da idealdir.

 

j) Baklagil türü bitkileri içeren yeşil gübreleme toprağa organik nıadde kazandıran önemli bir girdidir. Ancak bitkilerin mutlaka çiçeklenmenin başlangıcında toprağa karıştırılması ve karıştırmanın pek derin yapılmaması uygundur. Yine mümkün olduğunca az toprak işleme de artı bir girdi sağlayacaktır.

 

k) Özellikle eğimli topraklarda büyük bir kaybı söz konusu olan organik madde, alınacak erozyon önlemleri ile azaltılır.

 

1) Çeşitli doğal kökenli atıklar olan, mezbaha atıkları, tütün fabrikası atıkları, pamuk küspesi, prina, cibre, kemik tozu, kan tozu, tarımsal ürün işleyen fabrika atıkları gibi atıklar laboratuvar analizleri ve hatta tarla kalibrasyon çalışmaları sonucuna göre toprağa organik madde kazandırmada kullanılabilir.

KULLANICI GİRİŞİ

Üye Ol Şifremi Unuttum?

Sorhocam.com 2014 yılında Ziraat Mühendisi Arafa KARAÇELEBİ tarafından kurulmuş olup herkesin faydalanabilmesi için ücretsiz olarak hizmet vermektedir.

Yetiştiriciliği, tarımı, ürünleri, bitkisi, ağacı, çiçeği gübreleri, hastalığı zararı, zararlıları, mücadelesi, ilaçları aşısı, budaması, otu, faydaları, programı, önerileri, istekleri, tavsiyeleri, nedir, nelerdir, nasıl yapılır, özellikleri, kullanım alanları, takvimi, sınavı, sınavları, notları

Site Haritası - Rss Beslemesi